JJ Rousseau en büyük düşünürlerden birisidir. Düşünceleriyle Fransız Devrimi ve ilgili düşünce akımlarının fikir babası olmuştur. Bu düşünceleriyle Atatürk’ün de ilgisini çekmiştir. Bu yönüyle Türkiye’de bilinen Rousseau’nun bugün özgürlük hakkındaki görüşlerini ele alacağım. Tabii ki bunu yapmak çok uzun bir zaman alacağından dolayı kendisinin bu konudaki sadece bir düşüncesini temel alacağım.
Rousseau’ya göre, insanların gerçek anlamda özgür kalabilmelerinin yolu, Genel İradeyle aynı çizgide olan yasalara itaat etmekten geçer. Rousseau her ne kadar çok büyük bir düşünür olsa da maalesef ki bu düşüncesi içerisinde çelişkiler barındırmaktadır. Öncelikle kendisinin bu düşüncesindeki gerçek anlamda özgür kalabilmenin tek yolunu genel iradeye uymak olduğunu söylemesi zaten bir paradokstur. Eğer bir birey özgür olmak için bir yasaya uyuyorsa yani itaat ediyorsa bu birey özgür değildir. Öyle ki özgürlük demek hiçbir şeye bağlı olmamak demek. Bugün dünyanın en özgür ülkesi bile tamamen özgür değildir çünkü yasalar vardır. Bu sadece yasalar üzerinden olmak zorunda da değil. Örnek vermek gerekirse bunu eğer okuyabiliyorsanız okumanız için okuma-yazma bilmeniz ya da görebilmeniz zorunludur. Zorunluluk en ufak haliyle bile özgürlüğü bozar. Belirtmek isterim ki burada bahsettiğim mutlak özgürlüktür. Tek zorunluluğun özgür olmak olduğu bir yerde de özgürlük yoktur çünkü bu durumda da özgür olmamak bir seçenek değildir. Konumuza geri dönecek olursak Rousseau’ya göre özgür olmak için genel iradeyle aynı doğrultuda gidiyor olma zorunluysa birey buna uymadan özgür olmayı seçemez dolayısıyla da özgür değildir çünkü özgür olsaydı böyle zorunluluğu olmayacaktı. Yani birey bu yasaya uyduğu için özgür olamayacaktır.
Yasalar toplumsal yaşam ve uyum için gereklidir ancak bu onların bir şeyleri kısıtladığı gerçeğini değiştirmez. Ben de bu yüzden mutlak özgürlüğün bir savunucusu değilim. Bunu yapanlar zaten anarşizmi savunanlar oluyor.